Luis Barragán Mimarisinde Renkler

Luis Barragán eserleri, ilettikleri tüm duygularla öne çıkıyorlar. Ünlü mimar için renkler, mekanlarının uyumunu vurgulamak için hayati öneme sahip ve temel birer araç.
Luis Barragán Mimarisinde Renkler

Son Güncelleme: 22 Mart, 2020

Renk, Luis Barragán mimarisinde son derece önemli bir yer tutar. Çalışmaları için renk, boyutlar ve ışık kadar önemli. Renkli binaları, kabaca tasarlanmış basit dokuları ve renkleri yansıtan dikkat çekici havuzları üzerinde parlayan ışıklandırmalar sayesinde öne çıkıyor.

Luis Barragán, Latin Amerika’da ve tüm dünyada mimarlık alanında ve peyzaj mimarisinde önemli bir figür. Meksikalı sanatçı, eserlerinde, ışığın ve rengin nasıl kullanılacağına dair yeni ve önemli bir anlayış yarattı.

Çalışmaları basit, düz çizgilerle dolu olsa da, renk seçiminde ve renklerin dağılımında oldukça cesur. Mimar, çalışmalarında renkleri grafik unsurlar yaratmakta araç olarak kullandı. Bu, ışığın ustaca değerlendirilmesi ile birleşince, gerçekten canlı alanlar ortaya çıktı.

Işık kullanımı, ünlü mimarın çalışmalarında yeni bir boyut kazandı. Mimarın ışığı yansıtma şekli, inşa ettiği binalara canlılık ve duygu katıyor. Barragán’ın ışık ve renk arasındaki etkileşimli tasarımları, duygularda sürekli bir değişiklik havasını çağrıştırıyor.

Bunlar, ayrıca, mimarın hem iç hem de dış tasarım projelerinde eşit olarak uyguladığı kavramlar. Bir mimar olarak, manzarayı kullanmak için muazzam bir yetenek ortaya koyan ünlü tasarımcının çalışmalarını anlamak, modern mimaride binalar ve manzaralar arasındaki ilişkiyi anlamanın önemli bir parçası.

Luis Barragán – çalışmaları üzerindeki etkiler

Luis Barragán mimarisi oldukça renkli

Luis Barragán’ın Corrales’teki aile çiftliğinde huzurlu geçen bir çocukluğu olmuştur. Bu kırsal Meksika ortamı onun ilk güçlü tecrübelerinden biriydi ve sanatçı olarak onu önemli ölçüde etkiledi.

Doğa, ağaçlar ve halk gelenekleri, yöresel mimari ve halk kültürü ile çevrili bir biçimde büyümek, hayatı boyunca onun için son derece önemliydi.

1980 Pritzker Ödülü kabul konuşmasında şunları söyledi: “Başarılı olduğum her şeyde, şimdi de öyle olduğu gibi, çocukluğum ve erken gençlik yıllarımı geçirdiğim babamın çiftliğindeki anılarımı paylaşıyorum. Çalışmalarımda, her zaman o eski ve nostaljik yılların büyüsünü modern yaşamın ihtiyaçlarına adapte etmeye çalıştım.

Mevcut ortamındaki yerel kültürün duyusal yönleri de olsa, gençliğinden getirdiği Meksika gelenekleri de olsa, halk kültürü, çalışmaları üzerinde büyük bir etkiye sahipti. Luis Barragán’ın mimarisi, gerçekten de, doğduğu ve büyüdüğü ülke olan Meksika’dan gelen renklerle, kokularla ve kutlamalarla doludur.

Renk de Meksika kültürünün önemli bir parçası. Halk tasarımlarında da canlı renkler kullanılır ve bu renkler, Meksikalıların sanatlarının çok önemli bir parçası haline gelir. Barragán bu yaklaşımı, yoğun, canlı alanlar yaratmak için renklendirme yaparken son derece usta bir biçimde kullandı.

Mimar, 1924’te Avrupa’nın güneyi ve Afrika’nın kuzeyine bir gezi yapmaya karar verdi. Gezisi sırasında Granada’daki El Hamra’nın sakinliği ve anıtsallığı ve Afrika’daki yerel mimariden etkilendi. Ayrıca Avrupa’dayken Le Corbusier’in çeşitli toplantılarına da katıldı.

Luis Barragán mimarisinde renkler

Mimaride renklerin kullanımı

Luis Barragán’ın renkleri belirlemek için kullandığı süreci anlamak istiyorsanız, tasarım mekanizmalarını anlamanız gerekir. Çalışmaları boyunca, ünlü mimar, aklındaki mekanlara ilişkin somut bir fikir edinmek için daima eskizler ve çizimler yaptı.

Daha sonra bu ilk eskizleri ekibine verecek ve ekibi de kat planlarını üretecekti. Nihai taslak plana ulaşana kadar bu planları hep birlikte defalarca tartışacak ve değiştireceklerdi.

Ancak inşaat başlamadan önce Barragán son bir adım daha atacaktı. Mimar, sanatçı ve sanat tarihçisi arkadaşlarını projeyi değerlendirmeye davet ederdi. Onlara eskizlerini gösterecek ve ne istediğini tam olarak anlamaları için onlarla çeşitli konuşmalar yapacaktı.

Çalışmalarındaki renkler ve malzemeler genellikle orijinal planın bir parçası değildi. Aslında, süreç içerisinde, bu mekanın nasıl olmasını istiyorsa, sezgisel biçimde zaman içerisinde kullanılacak renkler ve malzemeler de şekilleniyordu.

Değişiklikleri uygulama

Yaratıcı süreciyle ilgili benzersiz olan şey, inşaat halindeki bina üzerinde deneme ve yanılmalar yapma fikrine ciddi bir biçimde inanan bir kişi olması. Ayrıca, sanatçı, sık sık duvarların boyutlarını değiştirir veya alanları modifiye etmek için yenilerini eklerdi.

Barragán, aynı yöntemi, inşaat projelerinin nihai renklerini belirlemek için de kullandı. Nihai ürünün nasıl görüneceğini anlamak için duvarlara yerleştirdiği karton panellerde renkleri geçici olarak değiştirecekti.

Daha sonra, farklı renklerde boyanmış bu panelleri başka projeleri için de kullanabiliyor olacaktı. Ya da, renk düzenini değiştirmeye gerek veya ihtiyaç olmadan, genel şekli değiştirmek için de bu panelleri kullanabiliyordu. Ayrıca, duvarlarıın inşaat sırasında doğrudan boyanmış olduğu birçok çalışması da vardı ve bu sayede ışığın vurma şekli nedeniyle gölgeyi de değiştirme şansına sahip olabiliyordu.

Barragán’ın çalışmalarında, projelerine son dakikada bile uygulasa, rengin çok önemli bir bileşen olduğunu görebilirsiniz. Renkler, binanın yüzeylerine ve oranlarına bağlı olan mekansal duyguları ortaya koymak için kullandığı bir araçtı.

“Ben ‘duygusal mimari’ye inanıyorum. İnsanlık için mimarinin güzellik üzerinden hareket ediyor olması çok önemli.”

-Luis Barragán-

Casa Gilardi – renklerin buluşması

Luis Barragán Gilardi evi

Casa Gilardi (Gilardi evi), Mexico City’de bir bina. Bu bina Bosque de Chapultepec’in (Chapultepec Parkı) güneyinde yer alıyor ve bir veranda ve koridorla birleştirilen iki yapıdan oluşuyor.

İki yapının birincisi ve daha büyüğü üç katlı ve içerisinde yatak odaları bulunuyor. İkinci yapı ise verandanın diğer tarafında ve mutfak gibi fonksiyonel alanları içeriyor.

Casa Gilardi’de renklerin kullanımı yeni bir boyut kazanıyor. Barragán, bu binanın verandasında leylak renginden faydalanmış ve bu dokunuş onu canlı bir alana dönüştürmüş. Koridor, yemek odası ve kapalı yüzme havuzu gibi evin bir kaç önemli bölümüne gitmek üzere bir geçiş alanı görevi görüyor.

Havuzun dışındaki müstakil pembe duvarı zaten ilk bakışta fark edersiniz. Yatay bir ışık dağılımı sağlayan suyla tamamen tezat bir görüntü oluşturuyor ve neredeyse tavan yüksekliği kadar uzun. Bu ayrı duvar mekana tamamen yeni bir boyut kazandırıyor. Bu yapı, ortamı sakin ve mistik bir çevreye dönüştürüyor ve aynı zamanda bulunduğu ortam içerisinde belli miktarda bir gerilim yaratıyor.

Sonuç olarak, Luis Barragán’ın renk kullanımının yetiştiği yerle derin bir bağlantısının olduğunu söylemek abartı olmayacaktır. Sahip olduğu kültürel birikimi mimarisinde kullanma şekli sayısız çalışma ve makale konusu olmuştur. Çalışmaları ile ilgili araştırma yapan kişiler, tasarladığı canlı ve mistik alanları analiz etmeye ve tanımlamaya çalışmaya devam ediyorlar.