Dünya Çapında 2019'da Yapılan En İyi Binalar
Dünya çapında 2019’da yapılan en iyi binalar ile ilgili yaptığımız değerlendirmelerin sonunda, en iyi binaların hangileri olduğuna karar vermek hiç kolay olmadı, ancak listeyi bizim favorimiz olan üç binaya kadar indirmeyi başardık. Tüm bu binalar özgün, yenilikçi ve sıra dışı özelliklere sahip – bunlar da, tabii ki, onları diğerlerinden ayıran şeyler.
Bu tasarımlar, tasarımcılarının yaratıcılığını, mantığını ve azmini temsil ediyor ve modern mimari için oldukça yüksek bir standart oluşturuyor. Burada ayrıca belirtmeye gerek yok, gökdelenler özel birer paragrafı hak ediyorlar. Dünyanın her yerinde, hem eskileri hem de yenileriyle, şehirlerin silüetleri üzerindeki hakimiyetlerini sürdürmeye devam ediyorlar.
Geçen yıl da mimari dünyası için bir istisna değildi ve önde gelen mimarlar tasarımlarıyla sınırları aşmaya devam ettiler. Çağdaş mimarinin çarpıcı örnekleri, bu sayfada yazdığımız listede yer alanlardan çok daha fazlasını üretti. Okumaya devam ettiğinizde de göreceğiniz gibi, dünyanın dört bir yanından projeleri listemize ekledik.
2019’da en çok dikkat çeken projelerden biri, Norveç’te bir mimarlık olan stüdyosu Snøhetta tarafından geliştirilen Under restoranıydı. Yaklaşık 50 cm kalınlığında duvarları olan bir beton blok olan bu inanılmaz bina, misafirlerinin su altında yemek yemesine olanak sağlıyor.
Bu binayı takiben, geçen yıl yaratılan ve en çok hayranlık uyandıran binalardan bazılarını da göstermek istiyoruz.
Dünya çapında 2019’da yapılan en iyi binalar – Katar Ulusal Müzesi, Jean Nouvel
Katar Ulusal Müzesi, Fransız mimar Jean Nouvel tarafından tasarlandı ve Mart 2019’da Doha’da açıldı. Dünyadaki en büyük yerel tarih müzesi haline gelen bina 85.000 metrekareden fazla sergi alanına sahip.
Binanın dış cephesi, ülkenin zengin tarihine saygı gösterirken, biraz avangard bir estetik ortam sunuyor ve Katar’ın gelecek nesiller için iyileşmeye ve korumaya çalıştığı bir geçmişi sergiliyor. Bu tasarım için Jean Nouvel, Körfez bölgesine özgü bir mineral oluşumu olan çöl gülünden ilham aldı.
Müzenin iç mekan tasarımı, zaman içerisinde petrol ve gaz kralı haline gelen inci dalgıçlarının göçebe kültürüne atıfta bulunan zengin detaylara sahip bir manzara anlayışına sahip.
Jean Nouvel’in sözleriyle, proje Katar’ın “çöl ve deniz arasındaki bir buluşma yeri” olarak kristalize olması. Katar’ın başkenti Doha, son on yılda, dünyadaki diğer tüm şehirlerden daha fazla olacak şekilde ve resmen tanınmayacak kadar değişti.
Tonlarca güçlendirilmiş çelik tarafından desteklenmesine rağmen, Nouvel’in çöl gülü hafif bir hava sunuyor.
“Mimarinin bir yetenek olması gerektiğine inanıyorum.”
– Jean Nouvel
Under, Snøhetta
Bu restoran, kuzey ve güneyden gelen deniz fırtınalarının buluştuğu Norveç sahil şeridinin en güney noktasında yer alıyor. Bu nedenle, bu Norveç projesi kendisini eşsiz bir kavşakta buluyor.
Bu ilginç yer, çok çeşitli deniz türlerine de ev sahipliği yapıyor. Bu hususu da göz önünde bulunduran Snøhetta’nın restoranı, deniz yaşamı araştırma merkezi olarak da hizmet veriyor. Bunu yaparken, deniz yaşamının zengin çeşitliliğine ve Norveç’in doğal kıyı şeridine de saygı gösteriyorlar.
Restoranın bulunduğu alan Lindesnes, aşırı hava koşulları ile biliniyor ve görünüşte sakin başlayan günler genellikle şiddetli fırtınalara sahne olan tarihlere dönüşür. Bu neredeyse sessiz denilebilecek restorana girdiğinizde, bu sürekli değişen iklim sizin için sakin bir hal alır.
Restoranın içi, sert ahşap kaplamalar ve tatlı çörek kokusu ile mümkün olduğunca doğal olacak şekilde tasarlanmış. Ayrıca konukların restorana girerken inmeleri gereken zarif meşe merdivenler de yer almakta.
Dünya çapında 2019’da yapılan en iyi binalar – The Shed, Diller Scofidio + Renfro
The Shed, New York’ta yeni yapılan bir kültür merkezi. Bina, müzik, dans, sanat, tiyatro, görsel sanatlar, teknoloji ve yenilikçi projelerin evi olacak şekilde tasarlandı. Büyük açılış Nisan 2019’da gerçekleşti ve şimdi büyük bir gelişim ve değişim projesi dönemi yaşayan bir mahalle olan Hudson Yards sakinleri için yıldız olarak tanımlanabilecek bir cazibe merkezi.
Binanın en göze çarpan özelliği gümüş kabuğu. Bu kabuk, yaklaşık 80 m’lik bir boya sahip malzemeyi hareket ettirerek açılmasını ve kapanmasını sağlayan 8 büyük metal tekerlek üzerinde oturuyor.
Yüksek teknoloji ürünü endüstriyel tarzı ile bu yapı, vinçlerde ve demiryolu hatlarında bulunanlara benzer bir mekanizma kullanıyor. Gördüğünüz gibi, bu proje, içerisinde bulunduğu mahallenin endüstriyel geçmişinden ilham alıyor.
Bu semt, kültür merkezinin ofis binalarını ve lüks daireleri birleştiren bir gayrimenkul kompleksinin yer aldığı bir New York semti. Aynı zamanda, bu kompleks, bir okulun yanı sıra çeşitli eğlence alanları da içeriyor.
The Shed, sadece bir müze değil, aynı zamanda bir galeri, tiyatro, konser salonu ve gece kulübüne de ev sahipliği yapıyor ve tüm çevre için bir buluşma yeri olarak hizmet veriyor.
2019 yılı için en öne çıkacağını düşündüğümüz binalar bu kadar. Bunlar, tabii ki, 2019’daki olağanüstü mimari çalışmaların sadece birkaç örneği. Neyse ki, 2020 de, mimarların yüksek kaliteli, avangard tasarımlarıyla bizi tekrar tekrar hayrete düşürecekleri başka bir yıl olarak önümüzde duruyor.